Progressive Rock

Progressive Rock

13 Mayıs 2010 Perşembe

Yes - Drama


Bir rivayete göre Tormato albümünün başarısızlığından sonra Jon Anderson ve Rick Wakeman sonbaharın depresif etkilerini üzerlerinden atamamış, albümdeki müzikal yönelimin ve deneylerin kendilerine uymadığını düşünerek bu düşünceyi grup üyeleriyle paylaşıncaya kadar gizli bir hizip kurup küçük yerel bir birahaneyi zengin etmiş ve kalan boş zamanlarında da odalarından çıkmamakla meşgul olmuşlardır.



Yıl 1980. O kış komünizm falan gelebilir. Birkaç tuhaf ülkede ciddi tavırlar takınmaya çalışarak uyarılar yapan generaller yaşıyor. Dünya yeniden bir petrol krizi ile karşı karşıya. 3.dünya krize karşı kemer sıkıyor, demir perde çatırdıyor, batı cephesinde ise yeni bir şey yine yok. Progressive rock akımı, sevenleri ve üretenleri bilmese de son demlerinde.

Yes 10. Stüdyo albümünün çalışmalarında, Rick Wakeman ve Jon Anderson yokluğunda yeni bir albüm hazırlığında. The Buggles grubunun iki üyesi boşluğu doldurmaya çalışıyor. Trevor Horn, Jon Anderson’un yerini; Geoff Downes Rick Wakeman’ın yerini alıyor. Ve Drama albümünün Yes için en spekülatif albüm olmasının temelleri döşeniyor. Grup konserlerde bu albümden Jon Anderson’un geri dönüşü sonrası hiç şarkı çalmamıştır. Wakeman, Anderson gibi bazı Yes fanları da belleklerinden Drama’yı silmişlerdir. Fakat kanımca Drama böyle hesaplaşmalarla ilgilenmeden müziğini efendi efendi dinleyen proghead’in takdir etmesi gereken bir albüm olmalıdır.

Nihayet Drama gezegenin ve Yes’in karamsar atmosferine uygun bir distopya ile başlıyor. İlk parçamız “Machine Mesiah”. İnsanlar uzak bir gelecekte bile hayatını, özgürlüğünü hala eline alamamıştır ve kafasında kablolar ile doğacak insanları değiştirip özgürleştirecek bir robot kurtarıcının yolunu gözlemektedir. Parçanın sözlerinde okuyanları Yevgani Zamyatin’in "Biz" romanına götürecek kadar güç var.

Machine Messiah bu mükemmel girişte nasıl bir albüm dinleyeceğimiz hakkında bazı ipuçları vermekte;
- Tormato’da denenen ve başarısız olan yeni keyboard synth tonunun bas gitar ve vokal ile uyumu bu denemede meyvelerini vermiştir. Bas rifflerinin gücünü yitirmesine neden olan synth, Drama’da görece kusursuz bir uyum sağlamış ve Trevor Horn’un ses tonu da Tormato’da maalesef Jon Anderson’un sırıttığı gibi sırıtmamıştır.
- Drama Yes’in müzikal olarak en karamsar ve en sert albümü olacaktır. Steve Howe, Iron Maiden daha toy bir grup ve Judas Priest henüz power riffler hard rock balladları ile heavy metal kıvılcımını çakmaya çalışırken gitar riffleri ve soloları ile dünyayı sonraki 10 yıl sallayacak Yeni Dalga Britanya Heavy Metal (NWOBHM) soundunun nasıl olacağının ipuçlarını vermektedir.
- Geoff Downes hafife alınacak bir keyboardist değildir. 3:15’de Charles Marie Widor’s’un gayet zor bir org senfonisinden(5. Senfoni Opus 42) bir kesit sunar. Bu kadar hızlı bir çeşitlemeyi albümde başka bir şekilde nedense göremiyoruz fakat kendi tarzı ile sonraki parçalarla gayet oturaklı tonlar çalacaktır.

Machine Messiah 10 dakikanın üstünde uzun bir şarkı fakat “White Car” 78 saniyelik gerçekten çok kısa demo tadında bir uzunlukta olduğundan her dinlediğimde keşke bitmeseydi diyorum. Parça bu kadar kısa sürede bitmesine bir türlü katlanamayacağım bir potansiyel içeriyor. Fakat beyaz arabadaki adam hayallerimizi alıp hızla önümüzden geçiyor.

“Does It Really Happen” ise kara bulutları bütün insanlık tarihi üzerine çekiyor. Gerçekten su kenarlarında çoğalmaya başlayıp silahıyla yatan, zevk için yaşayan bir hayvan türünün yolu buralara kadar geldi mi? Bunu düşünmeniz için şarkı 5. dakikada birkaç saniye duruyor iyisi o zamana kadar bekleyin. Sonra Drama albümünün imzası haline gelen, dinlemekten asla bıkmayacağım bir synth tonu ile geri geliyor. Fakat düşündüklerimize yeni bir şeyler katmak için değil. Düşünmeye devam edebilelim diye.

Sonra bunları düşünürken birden ışık yutan bir yeni dünya canavarı konuşmaya başlıyor. Geçmişi ve anıları detaylarıyla hatırlayabilen bir canlı olmamız ne kadar kötü olabilir derken “ I am a Camera” zihindeki kameranın kasedini geri geri sarıyor. Enerjiden dönüşen ve biz ölene kadar yaşayacak olan görüntüler kulak zarına yansıyor. Drama’nın en çok sus verilen parçası bu. Bu albüm, bu tür müzikal oyunların ne kadar şaşırtıcı bir ustalıkla kullanılabileceğini körün gözüne parmak sokup gösteren bir albüm.

Bu albümün en uyarıcı parçalarından birine uğrayacağız sırada. “Run Trough The Light”da Trevor Horn bas gitarı kaparken Chris Squire piano’nun başına geçiyor(Sanırım single sürümünde Squire daha çok çalıyor). Bu parçanın özelliği ise “gated drum” teknolojisinin denenmiş olması. Albümün tamamında bir konsept olmasa da şarkılar arasında ilişki kurmamız pek zor olmuyor. Sonuçta işimiz imgelem ile. Şimdi de kafamızın içinde ışığı yutan canavar kameramızdan ışığa doğru koşuyoruz. Kendimizden sonra kaçmamız gereken kişi ise bize sadece hayaller verebilen sevgilimiz. Gecenin ışığından gün ışığına kadar kaçabiliriz.

Ve albümün son parçası “Tempus Fugit”. Anlıyoruz ki tempo en sert Yes albümü tanımlamasına hakkını vererek hızla yol alıyor. Tempus Fugit’de geri vokaller de synth çılgınlığından nasibini alıyor. Brezilya’da bu parçadan feyz alıp bir progressive rock grubu bile kuruluyor. Ondan bundan kaçtıktan sonra şimdi de sıra biraz kovalamakta. Birden zamansal bir sorun peydah oluyor ve derdimiz soyut olanla daha çok. Zamanı bir türlü yakalayamıyoruz. Şimdiye kadar çok az düşündüğüm şeylerden biridir zaman bu kadar güzel bir parça bile yetmedi daha derin düşünebilmeme ne yapalım, ben de zamanı maddeden bağımsız kavrayamayanlardanım. Zaten maddeden bağımsız bir zamanın olduğundan da kirli bir şüphe duyarım.

Single sürümleri ve stüdyo provalarının da bulunduğu yeni bir remastered albüm bulursanız Drama’nın sound olarak üzerinde ne kadar çok emek harcanmış bir albüm olduğunu görebilirsiniz. Prodüksiyon işleri sonrasında nasıl başlayıp nasıl bittiği parça listesine bakmadan anlamanın çok kolay olmayacağı bir albüm meydana gelmiş. Müzikal anlamda sarsılmaz bir bütünlük barındıran nadir Rock albümünden biridir Yes’in Drama’sı, o yüzden Tales From Topographic Oceans albümü olmasaydı en iyi Yes albümü diyebilirdim Drama’ya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder