Progressive Rock

Progressive Rock

29 Ocak 2011 Cumartesi

Area - Crac!

2 haftadır günde en fazla 6 saat uyumaya zamanı olan, moleküller ve enzimlerden bulanmış kafamı toparlamayı başarabilen-aslında dağıtan, kafa iyice dağıtılmadan asla toplanamaz- yine bir İtalyan progressive rock grubu oluyor. Göz nurum, celîs-i halvetim Gentle Giant varsın biraz daha beklesin.

Beyaz bir fil beynimin kendi bildiği ama benim bilmediğim bir bölgesinde koca hortumuyla temizlik yapıyor.





FOŞŞŞŞŞ

Nöronları yıkayan suyla arınarak biz de Area’nın 3’üncü stüdyo albümü Crac!’i dinleyelim. Yine bir prodüksiyon canavarı ile karşı karşıyayız. Grupta
trombon çalan bir bas gitarist -Ares Tavolazzi-,
synth ve flüt çalabilen bir gitarist -Giampaolo Tofani-,
organ, klavsen, perküsyon çalabilen bir deli vokalist -Demetrio Stratos-,
klarnet çalabilen bir piyanist -Patrizio Fariselli- dışında grup elemanı olarak görünen
iki ses teknisyeni -Piero Bravin & Ambrogio Ferrario- var. Hal böyle olunca 1975 yılında yayınlanmış bir albüm dinleyeceğimizi unutmamakta fayda var.

Bir rivayete göre Bayan Buda doğum yapacağı gece rüyasında beyaz bir fili, beyaz bir lotus taşırken görmüş. Hemen Freud’un Rüya Yorumları kitabını açmış ve okumaya başlamış fakat birden vajinasından gelen seslerle irkilmiş. KRAK KRAK!

Ve bu da işte Buda’nın düyaya geliş efsanesindeki ilk parçamıza ismini veren “L’Elephante Bianco” nun hikayesi olmuş. Yaaa… Bunca tantanayı neden kopardığımı şimdi anladınız. İlk parça ateşin kovaladığı bir çocuğun hayatına nasıl devam etmesi gerektiği konusunda bu çocuğa verilen öğütleri anlatıyor. Gördüğünüz gibi her şey imgesel. Her şey!

Beyaz Fil müzikal olarak Anadolu-rock olarak bildiğimiz türk progressive rock akımının soundunu anımsatıyor. Bas gitarın sıra dışı kullanımı ve ezgileri, synth soundu oldukça Anadolu’dan. Fakat piano ve vokaller Area’nın bu albümünde dinleyeceğimiz bütün parçalarında ilginç bir özgünlükle karşımıza çıkacak. Her şeyden çok eminim siz de benim gibi grubun vokalist Demetrio Stratos’un özgün tarzını takdir edeceksiniz. Fakat hemen takdir etmeyip birkaç dakika düşünenlere de birkaç sırrı ifşa edeceğim.

Aslında grubun oryantalist etkileşimlerinin nedeni de şu çok övdüğümüz Demetrio Stratos. Demetrio çocukluğunu İskenderiye’deki çöl sıcağının kavurduğu sokaklarda geçirmiştir. Ve Yunan asıllı Mısırlı müzisyen bir ailenin çocuğu olarak piyano eğitimini Kıbrıs Magosa’da Ulusal Konservatuar’da tamamlamıştır. 17 yaşında Milano’ya taşınarak Area isimli İtalyan progresif rock grubunu kurmasına yol açacak İtalya macerasına başlamıştır. Cins bir insan evladı olan Demetrio psikanaliz ve müzik üzerine tezler yazmış-etnik vokal tarzları ve toplumsal kökenleri isimli bir kitap yazması ısrarla beklenmiştir kendisinden- ve tonlamasındaki dramatik öğelerin sırrını böylece açığa vurmuştur.

Demetrio aynı zamanda spekülatif kişiliğiyle bir türlü ikinci parçaya da geçmemize de engel olmuştur. Nur içinde yatsın, 39 yaşında lösemiye benzeyen bir aplastik anemi hastalığı yüzünden erken hayata gözlerini yummuş bu çemberine koduğumun düyasından bir progressive rock dehasını daha eksik etmiş beni de saçma salak cenaze deyimlerini kullanmaya itmiştir. Allah taksiratını affetsin. Ruhuna El-fatiha… Amen!

İkinci parça “La Mela Di Odessa” Demetrio’nun psikopat denemelerinin beşiğidir. Bir sürü ilginç etnik vokal tarzını kulağa otonom ve doğaçlama hissiyatında aşılar bu parçada. 100’lerce prog-headin konserlerde dal daşşak gezmesine neden olmuş, bir efsane olmuştur bu parça.

Hikayemizde bir yaprağın atı olan bir elma vardır. Yaprak atı sürer, deh deh deh “cavalcava” naralarıyla denize doğru. Elma soyunur ve daha kırmızı kıpkırmızı bir gelinlik giyer. Yaprak ilk defa elmanın üstünde bir sürgün olduğuna sevinir. Elma ve yaprak mutlu insanların olduğu sarı başakların yetiştiği bir ülkeye giderler ve insanlara burası neresi biz neredeyiz diye sorarlar. Mutlu insanlar aynı zamanda zeki insanlardır ve soruya soruyla karışık cevap verirler;
Eğer dünyanın düz olduğuna inanıyorsanız burası dünyanın sonudur. Eğer dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyorsanız devam edin, dönüp durun. Kendi doğaları gereği;
-          Elma yuvarlaktır, dünyanın yuvarlak olduğuna inanır ve yolculuğuna davam eder.
-          Yaprak ise düzdür düyanın düz olduğuna inanır, o ülkede ağırlanır.
Bu hikayenin 1920’de bir Alman gemisini kaçırıp Devrim yapan Rusya’ya hediye eden bir dadaistin hikayesini anlatmakta olduğuna dair yaygın bir yorum vardır. Bu yoruma bu işi yapan dadaistin adını sanını bulamadığım için katılma gibi bir niyetim olmamasına rağmen elmanın neden Odessa elması olduğunu ben de sorguladım.

Üçüncü parça “Megalopolis” enstümental bir parçadır. Demetrio ilginç etnik vokal denemelerini farklı şekillerde bu parça üzerine serpiştirmiştir. İlk dakikada synth ile sidik yarıştırma, daha sonra parça hızlı jazz fusion evresine girdiğinde hönkürme, dabadulama, çığlık atma gibi yeteneklerini sergiler.

Dördüncü parçamız “ Nervi Scoperti”ye dinleyiciyi oyalamadan jazz fusion evresi ile başlanıyor. Bu da enstrümental bir parça. Piano partisyonlarının belirlenemez bir doğaçlama ve akıcılık ile aktığı bir parçada daha sonra giren gitar soloları da bu belirlenemezlikten nasibini alıyor.

Beşinci parça “Gioia e Rivoluzione” Demetrios’un dehasını tam anlamıyla göstermeye başladığı bir parça. Ben müziğimle savaşırım, ben devrimi müziğimle yaparım edasındaki bu parça piano arpejlerinin klarnet soloları ile takip edildiği çeşitlemelere bluegrass country ritimlerinin temel oluşturduğu bir ısınma turu. Çünkü albüm biraz daha yaratıcı enerjisini artırmaya bu parçadan sonra başlayacak.

Altıncı parça “Implosion” ise sound yapısı ile değil çenemin dilimin de kafatasımdan ayrılıp sarkmasına neden olan parça. Gitara çekilen sound ayarını Joe Satriani’nin Engines Of Creation(2000) albümünde de duyduğuma o kadar eminim ki. Hatta bu soundun 3.parçadaki gitar sololarında da belirgin olduğunu anımsıyorum. Artık grup elemanı sayılan iki ses teknisyeninin daldan düşen armutları toplamak için orada durmadığını da bu parça ile daha iyi anlıyoruz.

Son parça “ Area 5”. Grup progressive rock icra etmese de okey oynasa bütün bir kıraathanenin küfür deryasında boğulacağı sıkı bir atışmanın yaşanabilecek olduğunu gösteriyor. Gitar ve piano bir ağızdan atışmaya girip bas gitar ve perküsyonistleri tartışmanın içine çekiyor. Bu parça has adam Demetrios’a da istediği kadar hölö pala sesler ile sınırlarını zorlaması için fırsat veriyor. O da çok sabırlı bir karakteri olmadığını doğrulayarak müzikal küfür deryasının suyundan yapılan çorbayı tuzluyor.

Sonuç olarak Area-Crac! albümü ruh hastası Demetrios’u tanımak ses teknisyenlerinin bir jazz tabanlı porgressive gurubuna da çok şey katabileceğini görmek ve ilginç tınılar duymak için başka bir şeyle değişilmeyecek kadar özgün bir albüm. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder